Depremde Yıkılan Binalarda Sorumluluğu Bulunan Kişilere Uygulanabilecek Cezai Yaptırımlar
6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve on ilimizde etkili olan iki depremde birçok bina yıkılmış ve yıkılan binalar can kayıpları ile yaralanmalara sebep olmuştur. Yıkılan binalarda sorumluluğu bulunan kişilerin tespit edilmesi ve haklarında soruşturma yapılması yönünde adli işlemlerin başlatıldığı bilinmektedir. Bu kişiler hakkındaki soruşturma süreçlerinin tamamlanmasının ardından dava süreçleri başlayacaktır. Peki yürütülecek davaların sonucunda sorumlular hakkında uygulanabilecek cezai yaptırımlar nedir?
Yargıtay, depremde yıkılan binalara ilişkin olarak geçmişte verdiği birçok kararda, binaların yapımında sorumluluğu bulunan kişiler hakkında “bilinçli taksirle öldürme” suçundan cezalandırmaya gitmiştir. Bilinçli taksir kavramı, Türk Ceza Kanunu’nun 22/3. maddesinde; “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır” şeklinde tarif edilmiştir. Yani basit taksir halinde sanığın istemediği ve “öngörmediği” bir netice gerçekleşmekteyken bilinçli taksir halinde sanığın istemediği ancak “öngördüğü” bir netice gerçekleşmiş olmaktadır. Bilinçli taksir halinde, basit taksir haline göre verilen cezada artırım yapılır.
Görülecek davalarda, bilinçli taksir mi yoksa basit taksir mi mevcut olduğu konusunda elbette ki her olay ve sanığın koşullarına özgü değerlendirme mahkemelerce yapılacaktır. Ancak fay hatları üzerinde bulunan ve depreme karşı son derece riskli bir alanda, mevzuata aykırı şekilde inşa edilmiş bir binanın ölümlere sebebiyet verebileceğinin bina sorumluları tarafından “öngörülmemiş” olması mümkün değildir. Bu nedenle basit taksirden bahsetmek bizce olanaksızdır.
Yapımında sorumlu olduğu binanın yıkılması ile bir kişinin ölümüne sebep olan sanık hakkında TCK’nın taksirle öldürme hükümlerine göre 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasına hükmedilecektir. Binanın yıkılması neticesinde “iki veya daha fazla kişi ölmüş” veya “bir kişi ölmüş ve bir veya birden fazla kişi yaralanmışsa” suçun cezası 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Bununla birlikte, sanıkların eylemlerinde bilinçli taksir halinin bulunduğuna hükmedildiği takdirde, belirtilen cezalarda 1/3’ten 1/2 oranına kadar artırım yapılacaktır. Örneğin, sorumlu olduğu binanın yıkılması ile iki veya daha fazla kişinin ölümüne sebep olan ve 12 yıl hapis cezası alacak bir müteahhit, bilinçli taksirin varlığına hükmedilmesi halinde 16 yıl ile 18 yıl arasında ceza alabilecektir. Önemle belirtmek gerekir ki taksirle öldürme suçu hükümleri kapsamında; inşa edilen her bir bina suça konu ayrı bir fiil niteliğindedir. Örneğin, inşa ettiği iki binanın yıkılması sonucu her bir binada birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verdiğine hükmedilen sorumlu hakkında, yukarıda belirtilen ceza hükümleri iki defa uygulanacaktır.
Öte yandan, bina sorumlularının “taksirle öldürme” suçundan değil de “kasten öldürme” suçundan sorumlu tutulup tutulamayacağı konusu da tartışılacaktır. Sorumluların her ne kadar “doğrudan kast” (ölüm neticesini bilme ve isteme) ile hareket ettiğinden bahsetmek pek mümkün değilse de “olası kast”ın varlığı gündeme gelebilecektir. Olası kasttan anlaşılması gereken, insanların ölümüne sebep olabileceği öngörülmesine rağmen adeta “olursa olsun” şeklinde bir düşünceyle mevzuata aykırı binanın inşa edilmesidir. Dolayısıyla bina sorumlularının “olası kastla öldürme” suçu gereği cezalandırılmaları da bizce mümkün olabilecektir.
Önemle belirtmek gerekir ki sorumlunun “bilinçli taksirle öldürme” suçu gereği cezalandırılması ile “olası kastla öldürme” suçu gereği cezalandırılması arasında ceza miktarı açısından ciddi bir fark oluşacaktır. Zira olası kastla öldürme suçunun (temel şekli) cezası TCK’nın ilgili hükümlerine göre 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezasıdır. Üstelik taksirle öldürme suçundan farklı olarak kasten öldürme suçunda; hayatını kaybeden her bir mağdur açısından ayrı ayrı suç oluşacaktır. Örneğin, inşa ettiği bir binanın yıkılması ile on kişinin ölümüne neden olduğu belirlenen ve olayda “olası kast” ile hareket ettiğine hükmedilen bir müteahhit, on kişinin her biri için ayrı ayrı 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecektir.
Sorumluların olası kast ile hareket ettiğine hükmedildiği takdirde, haklarında TCK m. 83’de yer verilen “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçu” gereği cezalandırmaya gidilmesi ihtimali de doğacaktır. Bu ihtimalde de hayatını kaybeden her bir kişi için sorumlulara ciddi miktarda hapis cezalarının verilmesi söz konusu olacaktır.
Belirtmemiz gereken bir diğer husus, depremde yıkılan mevzuata aykırı binalara ilişkin cezai sorumluluğu bulunan kişilerdir. Mesul mühendis, inşaat ustası, bina sahibi ve müteahhit gibi binaların inşasında doğrudan rolü bulunan kişilerin sorumlu olduğu açık olmakla beraber bu binalara iskan veya yapı ruhsatı verilmesinde görev alan ve binaların inşa sürecinde denetim görevi olup da bu görevini ihmal eden kişilerin de sorumluluğu tespit edilmelidir. Bahsedilen kişilerden kamu görevlisi olanların ayrıca “görevi kötüye kullanma” suçundan sorumluluğu gündeme gelecektir. Görevi kötüye kullanma suçunun cezası TCK’ya göre 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.
Dikkat çekmemiz gereken son husus şudur ki bu yazımızda sorumlulara uygulanabilecek cezai yaptırımlara değinilmiştir. Deprem mağdurlarının, maddi-manevi zararlarını telafi etmek için tazminat talebinde bulunma hakkı da vardır. Soruşturma ve yargılama süreçlerinin adil bir şekilde yürütülerek tüm sorumluların tespit edilmesi ve hakkaniyete uygun şekilde cezalandırılmaları en büyük temennimizdir.