İstifa Etmeden Önce Başka İşyeri ile Anlaşan İşçi Hakkında Yargıtay Kararı (01/02/2022)
Yargıtay Milyonlarca özel sektör çalışanını yakından ilgilendiren bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme, fesih için haklı sebepleri bulunan bir işçinin, fesih tarihinden sonraki işsizlik sürecini ve geçim koşullarını dikkate alarak, fesihten önce başka bir işe başvurmuş olması ve bu başvurusunun kabul edilmesinin feshin kötü niyetli olduğu sonucunu doğurmayacağına dikkat çekti.
Bursa’nın İnegöl ilçesinde özel bir şirkette çalışan İ.K., İş Kanunu Madde 24/2-e hükmü uyarınca iş akdini haklı sebeple feshettiğini işyerine bildirerek, işçilik alacaklarının tahsili amacıyla dava açtı. İnegöl İş Mahkemesi, davanın kısmen kabulüne karar vererek, işçinin kıdem tazminatı talebini reddetti. Mahkeme buna gerekçe olarak; davacının davalı iş yerinde çalışmakta iken kamu kurumuna atanmak üzere hazırlık işlemleri yaptığını, atanmasına ilişkin sürecin kesinleşmesi üzerine iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini beyan etmiş ise de gerçek iradesinin başka kurumda çalışma olgusu olduğu sabit olmakla davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağına dikkat çekti.
Mahkeme kararını hem davacı hem de davalı avukatı istinafa götürdü. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin; “Davacının gerçekteki iş akdinin fesih gerekçesinin memuriyete geçmek olduğu anlaşılmakla kıdem tazminatı talebinin reddi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.” gerekçesi ile başvuruyu reddetmesi üzerine davacı işçi kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
Emsal nitelikte bir karara imza atan Daire, dava konusu olay bakımından istifa eden işçinin başka bir iş bulmasının kötü niyetli olmadığına dikkat çekti. Kararda şöyle denildi:
“Fesih için haklı sebepleri bulunduğunu iddia eden bir işçinin, muhtemel fesih tarihinden sonraki işsizlik sürecini ve geçim koşullarını nazara alarak, fesihten önce başka bir işe başvurmuş olması ve bu başvurusunun kabul edilmesinden sonra, iş sözleşmesini feshetmesi, işverenden kaynaklanan haklı fesih olgusunu ortadan kaldırmayacağı gibi bu feshin kötü niyetli olduğu sonucunu da doğurmaz. Zira burada fesih iradesinin doğduğu anda değil de sonradan açıklanması, makul kabul edilebilir insanî kaygılardan kaynaklı olup, işvereni zarara uğratma kastı da bulunmadığından, hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilmesi yerinde olmayacaktır. Hülasa; haklı fesih sonucunu doğuran sebepler işverenden sadır olup, davacı işçilerce bu hak fiilen yeni işe başlanılmasından evvel kullanıldığı gibi fesihten önce iş başvurusu yapılıp kabul edilmesinden sonra kullanılmasının da makul kabul edilebilir insani kaygılardan kaynaklı olduğu anlaşılmıştır. Bu hakkın dürüstlük kuralına aykırı kullanıldığının kabul edilmesi hakkaniyet ve adalet ilkesi ile de bağdaşmayacağından, uyuşmazlığın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin kararı doğrultusunda giderilmesine karar verilmiştir.”